67. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde Macar kadın yönetmen Ildikó Enyedi sıra dışı aşk hikayesi “Testről és lélekről” ile büyük ödüle layık görüldü.

Bu sene kadın yönetmenlerin çektiği veya iyi çizilmiş ve iyi oynanmış kadın karakterlerin yer aldığı filmlerin özellikle dikkat çektiği Berlinale şaşırtmadı. Hollandalı yönetmen Paul Verhoeven’in başkanlığındaki uluslararası jüri, görücüye çıktığı günden itibaren favoriler arasında gösterilen “Testről és lélekről” (“Beden ve Ruh”) adlı Macar yapımı, yarışma bölümünün en iyi filmi seçti. Altın Ayı’yı alan kadın yönetmen Ildikó Enyedi’nin filmi, Budapeşte’de bir mezbahada çalışan iki kişi arasındaki aşk hikayesini sıra dışı bir dil ile anlatıyor.

Jüri Büyük Ödülü ise bir kadın hikayesine
Berlinale’ye vurulan kadın damgası, yarışma bölümünün en iyi ikinci filmine verilen Jüri Büyük Ödülü’nde de kendini gösterdi. Senegal asıllı Fransız yönetmen Alain Gomis, Kongo’da geçen “Félicité” adlı filminde, kaza geçirip hastaneye yatan oğlu için cesur ve haysiyetli bir şekilde mücadele veren bir kadının hikayesini anlatıyor.

Alfred Bauer Ödülü de kadın sinemacıya
Festivalin ilk 25 yılında yöneticiliğini yapan sinema tarihçisi Alfred Bauer’in adına konan ve sinema sanatına yeni perspektifler sunan bir yapıma verilen Gümüş Ayı Ödülü’nü, Avrupa Sineması’nın efsane isimlerinden Polonyalı yönetmen Agnieszka Holland aldı. Avrupa Film Akademisi Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürüten Holland imzalı “Pokot” (“İz”), Polonya-Çekoslovakya sınırındaki bir dağ köyünde avcılık yapan erkeklerin birbiri ardına öldürülmesi ekseninde gelişen kara mizahlı bir polisiye-gerilim filmi.

En iyi yönetmen Kaurismäki seçildi
Yarışma bölümünde çıtayı yükselten yapımlardan “Toivon tuolla puolen” (“Umudun diğer yanı”) ise, Finlandiyalı kült yönetmen Aki Kaurismäki’ye en iyi yönetmene verilen Gümüş Ayı ödülünü getirdi. Güncel mülteci sorununa kendine özgü hümanizm ve mizah karışımıyla yaklaşan Kaurismäki, bir Suriyeli sığınmacı ile Finlandiyalı bir restoran sahibinin hikayesini anlatırken, ırkçılıktan yardımseverliğe geniş bir yelpazeyi işliyor. Festival izleyicisinin de favorilerinden olan film, Kaurismäki hayranları için acı bir haber de getirmişti beraberinde. 59 yaşındaki yönetmen, bu film ile son kez reji koltuğuna oturduğunu ve artık film çekmeyeceğini açıklamıştı. Bu da, Kaurismäki’nin 2011 yılında Fransa’da geçen ve büyük başarı kazanan sığınmacı dramı “Le Havre” ve “Toivon tuolla puolen” ile ilk iki bölümünü çektiği sığınmacı üçlemesini tamamlayamayacağı anlamına geliyor.

Berlinale’den Deniz Yücel ile dayanışma mesajı
Siyasi kimliği ile de tanınan Berlin Film Festivali’nden dün akşam İstanbul’a bir dayanışma mesajı gitti. Berlinale Direktörü Dieter Kosslick, ödül töreni sırasında Türkiye’de gözaltına alınan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel ile dayanışma içinde oldukları açıklamasını yaptı. “Yakında serbest bırakılacağını umuyoruz” şeklinde konuşan Kosslick “Seni düşünüyoruz” dedi.

Oyuncu ödülleri Güney Kore ve Almanya’ya
Berlinale’de en iyi kadın oyuncuya verilen Gümüş Ayı ödülü Güney Kore yapımı “Bamui haebyun-eoseo honja” (“Gece kumsalda tek başına”) filminden Kim Minhee’nin oldu. Film, evli bir yönetmenle yaşadığı aşk macerasından sonra kendini geri çeken bir aktrisin hikayesi.
Yarışma bölümünde Alman Sineması’nı temsil eden üç yapımdan sadece biri ödüle uzandı. Türk asıllı Alman yönetmen Thomas Arslan’ın çektiği “Helle Nächte”nin (“Aydınlık Geceler”) başrolündeki Avusturyalı aktör Georg Friedrich Berlinale’de en iyi erkek oyuncu seçildi. Arslan’ın büyük bölümünü Norveç’te çektiği bu yol filmi, ayrı hayatlar süren bir baba-oğulun birbirine yakınlaşmasını konu ediyor.

2017’de Türk Sinemasi’ndan Berlinale’ye tek bir film davet edilmişti, o da Panorama bölümünde gösterilen “Kaygı” idi. Ceylan Özgün Özçelik imzasını taşıyan ve başrolünü Algı Eke’nin üstlendiği film, festivalin En İyi İlk Film Ödülü’ne de aday gösterilmişti, ancak bu ödül “Estiu 1993” (“1993 Yazı”) adlı İspanya yapımına verildi ve yönetmeni Carla Simón 50 bin euroluk ödülü alan isim oldu.

Senaryo ve “olağanüstü sanatsal performans” ödülleri
Berlinale’de en iyi senaryo ödülü Şili yapımı “Una mujer fantástica” (“Fantastik bir kadın”) filmi ile Sebastián Lelio ve Gonzalo Mazai’nin oldu. Lelio’nun aynı zamanda reji koltuğunda da oturduğu film, kendinden 20 yaş büyük sevgilisinin ölümünden sonra, partnerinin ailesinin öfke ve güvensizliği ile karşı karşıya kalan bir trans kadının mücadelesi. Film, ayrıca dünyanın en prestijli queer film ödülleri olarak kabul gören ve Berlinale’nin tüm bölümlerinden yapımlara verilen Teddy Ödülleri’nde de en iyi yapım seçildi. Festivalde “olağanüstü sanatsal performans”a verilen Gümüş Ayı ise, Rumen yönetmen Călin Peter Netzer imzalı “Ana, mon amour”un (“Ana, sevgilim”) kurgusunu yapan Dana Bunescu’ya gitti.

Berlinale’de bir ilk
Berlinale’de ilk kez verilen En Iyi Belgesel Ödülü’ne “Istiyad Ashbah” (“Hayalet avcılığı”) ile Filistinli yönetmen Raed Andoni layık görüldü. Yapım, ifadeleri alınırken ya da tutukluyken geçirdikleri travmalar ile yüzleşen Filistinliler hakkında. 50 bin euro tutarındaki ödüle layık görülen belgesel, Panorama bölümünde gösterilmişti.

Kısa ödülleri

Uluslararası kısa metraj jürisi ise, festivalin “Berlinale Shorts” adlı yarışmasında Altın Ayı Ödülü’nü Portekizli yönetmen Diogo Costa Amarante’nin “Cidade Pequena” (“Küçük şehir”) adlı filmine verirken, Gümüş Ayı’ya Esteban Arrangoiz Julien imzalı Meksika yapımı “Ensueño en la Pradera” (“Çayırda hülya”) layık görüldü.