ÖZEL Sanatçı kimdir?
Böyle bir sıfat var mıdır?
‘Hala okula deveyle mi? gidiyoruz’

PAZAR SOHBETI….!

Sanatta estetik değerlerin yanısıra toplumun özbenliği vardır. Bu benlik ise; sanatın estetiğini ortaya koyan insanın içinde yaşadığı milletin zekası hayat felsefesi, ahlak, nizam, maddi manevi duygu ve istekleridir.

Sanat, toplumun öz değerlerinden doğar ve gelişir. Onun içindir ki sanat hiçbir şekilde toplumun dışında, ondan ayrı olarak düşünülemez.
İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini, yaşama bakışlarını, sanat biçimlerini ve sanata bakışlarını değiştirmiş; her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır.

Sanatçı, herkesin duyduğunu, herkesin gördüğünü, herkesin hissettiğini, herkesin düşündüğünü; farklı şekilde duyan, farklı şekilde gören, farklı şekilde hisseden, farklı şekilde düşünen, farklı şekilde yorumlayan, farklı şekilde yansıtandır; duyulmayanı duyan, görülmeyeni gören, olmayanı bulandır. Özetle sanat belli kalıplar içine konulamayan ve estetik olan insan duygularının dışa vurumudur.

Sanatçı olmak için büyük bir sanat duygusu ve sevgisine sahip olmakla beraber, o duygu, sevgi ve becerileri başkalarına ileten, öğreten bir ifade kabiliyetine ve iktidarına sahip olmak gerekir.

Gerçek sanatçıda aranan nitelik, beceri ve ustalıktan çok, sanata gösterdiği sevgi, coşku, duyarlılık ile duygu ve düşüncedir. Bununla birlikte; konusunda biraz bilgisi olan herkese üstad denildiği gibi sanatla uğraşan herkese de sanatçı denilmesi yanlıştır.

Buna ragmen yapilan duyurularda sadece birilerini onure etmek uğruna ÖZEL SANATÇI gibi abartılı kelimeler kullanmakta sakıncalı ve yanlıştır, yanıltır ve kirlilik yaratır. Gerçek sanata ve sanatçıya ihanet etmiş olursunuz.

Hele ki, geleneksel bir sanatı ülke sınırları dışında bir misyon uğruna yapabilmek daha fazla sorumluluk ve ciddiyete sahip olabilmeyi gerektirir. Eğer bir eğitiminiz yoksa yıllar süren uzun bir çıraklıktan sonra sanatçı olabilme vasfına ulaşmak zorundasınızdır. Yemek yapılan bir alüminyum tepsiyle sanat icra etmek, toplumsal ve sanatsal temsiliyet olamaz. Yanlış algı yaratır ki bunu düzeltmek uzun yıllar alabilir. Tıpkı ‘hala, okula deveyle gitmek gibi’….!

Bir inat ve husumet uğruna sanat yapmak, sanatçı yaratmaya çalışmakta mumdan yapılan heykeller gibidir. Hava sıcaklığı artınca erir ve yok olur.

Bunca olan bitene hiçbirşey yokmuş gibi alkış tutmak, paylaşmakta, sorumsuzluğa ortak olmaktır. Özel sanatçı sıfatıyla bilinçsizce duyurular yapmak, sırf projesine ilgi ve algı yaratmaya çalışmak özellikle bu desteği sağlayanların akademisyen sıfatları üzerinde taşıması ciddi bir problemdir, derin düşünmeyi gerektirir.

Sıcacık bir pazar günü dierim.